Doktora Tezleri


ÜÇ BOYUTLU SANAL GERÇEKLİK ORTAMINDA MİMARİ MEKAN TEMSİLİNİN GELİŞTİRİLMESİ: TEMEL ANLAM ve YAN ANLAM YARATMA- Erdal Devrim AYDIN- 2012-Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü-Doktora Tezi Mimarlık Anabilim Dalı Bilgisayar Ortamında Mimarlık Programı

    Özellikle "Fotoğraf ve Sinemada Çerçevesel Yan Anlama Uygun Görsel Yönelim Yaratma" isimli bölümde çerçeve oluşturmak için düzenlemeler "Işık, Netlik (Alan Derinliği), Renk" olarak üç kısma ayırılmış ve detaylı örnekler vererek açıklanmış.

    Yapılan deney ile deneklerin sanal gerçeklik ortamında, mekanla ilgili verilmeye çalışılan bilişsel haritaya  sadık kaldığı ve bunda ışık kullanımının etkili olduğu görülmüş. Denekler kendisine önerilen rotayı tam olarak takip etmeyip "çerçevesel yan anlam" oluşturan dinamik ışıklandırma yardımı ile istenen bilişsel haritaya yaklaşabilmiştir. Fotoğraf ve sinemada çerçevesel yan anlamın üretilmesini sağlayan renk ve netlik düzenlemeleri ise bu çalışmada denekler üzerinde çalışılmamış, gelecekte yapılacak çalışmalar için başlangıç noktaları olarak konulmuştur.


THE TRANSFORMATION OF ARCHITECTURAL NARRATIVE FROM LITERATURE TO CINEMA: DIFFERENCES, CONTINUITIES AND LIMITS OF REPRESENTATION IN DIFFERENT MEDIA-Türkan Nihan HACIÖMEROĞLU-2015-Mıddle East Technıcal Unıversıty-In Partıal Fulfıllment Of The Requırements For The Degree Of Doctor Of Phılosophy In Archıtecture

    Farklı disiplinle olan mimarlık, edebiyat ve sinemada kullanılan mimaritemsilin farklılıklarını ve limitlerini anlamak çalışmanın temel amacı olarak belirlenmiştir.  Farklı medyalarda mimarlığın işlevselliğini ve mekanın kavramsallaştırılmasını anlamanın mimari tasarım için bir girdi olduğuna inana yazar  ayrıca  mimarlık eleştirisinde bir model oluşturulabileceğini savunmaktadır.

    Bris Vian’nın yazdığı L’ecumé des Jours (1947) romanı ve romadan uyarlanan ve Michel Gondry tarafından yönetilen Mood Indigo (2013) filmi  örnek olarak seçilerek tartışılmıştır.

Seçilen örnek üzerinde çalışmak için, 

.kullanıcı yoğunluğu, 

.mekânsal devamlılık-devamsızlık, 

.zamansal devamlılık-devamsızlık 

.hikayenin devamlılığı ve devamsızlığı 

başlıkları altında  kurgulanan, mimari anlatıyı kıyaslamak için bir karşılaştırmalı analiz tablosu oluşturulmuştur.


SİNE-DRAM VE ARKİ-DRAMIN ELEŞTİRİSİ: DZİGA VERTOV VE REM KOOLHAAS-Mustafa Batu KEPEKCİOĞLU- 2018- İ.T.Ü. Mimarlık Anabilim Dalı Mimari Tasarım Programı Doktora Tezi

Tez içerisinde  Vertov’un ‘sinema’ karşıtı söylemine mimarlık camiasında en çok yaklaşan isim olarak ‘mimarlık’ karşıtı söylemi ile Koolhaas gösterilmektedir. Vertov ve  Koolhaas'ın montaj tekniğine ve belirsizliğe yaptıkları vurguların tezin çıkış noktası olarak belirlenmiştir.

Araştırmanın ana hedefi, karşılaştırmalar yoluyla ortak noktaları kendi mecralarına yönelttikleri eleştiriler olan Vertov ve  Koolhaas'ın söylemlerinde kesişen temaların ve motivasyonların saptanması hedeflenmiştir. İkili arasında var olduğu savunulan benzerlikler sonunda Vertov’un  türettiği bileşik kelime, “sine-dram”dan alınan ilhamla ‘mimarlık’ ve ‘dram’ kelimeleri bir araya getirilerek ‘arki-dram’ terimi türetilmiştir.

Vertov’un sinema üzerine söylemleri ile filmleri, Koolhaas’ın mimarlık üzerine söylemleri ile binaları arasındaki tutarlılığın sorgulanmasının konu dışı bırakılması çalışmayı sınırlamış  fakat daha keyifli ve bilgi veren bir çalışma olması da ıskalanmıştır.


TRANSFORMATION OF MEANING OF ARCHITECTURAL SPACE IN CINEMA: THE CASES OF “GATTACA” AND “TRUMAN SHOW”- Seçkin KUTUCU- 2005- A Thesis Submitted To The Graduate School Of Engineering And Sciences Of Izmir Institute Of Technology İn Partial Fulfillment Of The Requirements For The Degree Of Doctor Of Phılosophy İn Architecture

Yazar, ilkin görüntüleri yalnızca algılamak ve kaydetmek amacıyla ortaya çıktığını söylediği sinema ve fotografik araçların zaman içerisinde gerçekliğin yeniden üretiminde kullanılmasına değinmiştir.

 Geçmişte mimari mekanın, temsil tekniklerinden etkilendiğine değinen yazar, benzer bir etkilenmenin gerçekliğin yeniden üretimini beyaz perdeye yansıtan sinema ile  gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğunu söyler.

Mimarların, sinemanın mekanın temsiliyeti üzerindeki dönüştürücü etkisi ve sinemanın ortam özellikleri hakkında bilgi sahibi olmalarını gerekli gören yazar, sinemasal mekan ve mimari mekanı “Gattaca” ve “Truman Show” örneklemeleri ile  film ortamında karşılaştırmalı olarak ele almaya çalışılmıştır. Sinematografik araçların mimari ilişkisinin seçili filmler üzerinden kurgulaması,  tezimin olası yönlenmesi için aydınlatıcıdır.

Tez içerisinde dikkat çeken alt bölümler,  önemlerinden dolayı altı çizilen ve diğer tezler ile birlikte makalelere geri dönüş yapılarak okuma gerektiren kimi kısımların tercümeleri:

SİNEMA ÇAĞINDA MEKANIN ALGISI

Zaman-Mekan ve Hız Kavramları

Mekanlar arasındaki aralıkların uzaklıktan ziyade zaman açısından ölçülmesi, günlük hayatta köklü değişikliklere neden oldu. 

Sinema Çağında Algılama: Alım ve Şok

Sinemanın özünün imgelerde değil, imgeler arasındaki ilişkide aranması gerektiğini söyleyen Eisenstein'a (Do ay Örs 2001) bakarsak, o zaman imgelerin kendisinden çok imgeler arasındaki ilişkiye odaklanılması gerekir.

Mekanı Oluşturmada Sinematik Kavramlar

Sinema, temsil yoluyla birçok şeyi aktarır: mekan, mimari, nesne, bireysellik, hikaye, ideoloji; ve çoğu zaman sinematik mekan mimari mekanın temsili olarak karşımıza çıkar. Ve bir film ortamındaki mimari mekan, bağlamından farklı bir şeyi temsil eder.

Sinemada Mekan: Film Mekanının Temsili

Sinema filmlerinde mekanın temsili, çerçevenin fiziksel sınırları ve zaman aralığı ile sınırlıdır. Ancak, nesnelerin mekanın neyi temsil edip neyi temsil etmediğiyle yeni karakterler ve anlamlar kazanması sağlar. Filmdeki indirgeme veya basitleştirme sürecinden dolayı yorumla birlikte bazı anlam dönüşümleri meydana gelebilir.

 Süreklilik

Montajda, bağımsız olarak çekilmiş her görüntü ve her bir kare bir film şeridi üzerinde toplanır. Böylelikle yönetmen, kurgu yoluyla orijinallerinden tamamen farklı sinematik mekanları bir sanat eseri olarak oluşturabilir ve tasarlayabilir. Böylelikle montaj temelli yeniden üretilmiş bir sinema mekanından rahatlıkla bahsedilebilir. Ayrıca montaj zaman ve mekânda sürekliliği bozan molalar yapar.

Filmsel mekansallığın bir unsuru olarak ölçeğin önemi, yakın çekim ile orta ve uzun çekimler arasındaki bağlantıda da ortaya çıkıyor. Natter'e göre gerçek dünyadaki mekandan sinematik mekana temel çeviri, 'tekrarla değil, görsel öğesi parça olan alternatiflerle işaretlenir. (Sevgili 1994).

Hareket

Sinemada birkaç tür hareket vardır:

1. Kamera hareketleri (Sinematik çerçevenin hareketi)

2. Aktörlerin, nesnelerin, ışıkların ve ekipmanların uzaydaki hareketleri

3. Zamanın akışı. Zaman bir andan diğerine geçer

4. Çekimden çekime, uzaydan uzaya, zaman zaman ve gerçekten hayali olana hareketler.

Boyut ve Derinlik

Sinematik mekan, mimari mekanın sınırlı, düz, iki boyutlu yansımalarından oluşur. Üçüncü boyut olan derinlikten yoksundur. Böylece, üç boyutlu ve fiziksel olarak statik olan mimari mekan, sinemada iki boyutlu ve dinamik hale gelir.

Seyirci bir film izlerken, temsil edilen mekandaki derinliği hissederler. Uzayın hem iki boyutluluğunu hem de üç boyutluluğunu tanırlar. Rudolf Arnheim’ın bu konudaki yorumu şu şekildedir:

“Filmin ürettiği etki, iki ve üç boyutluluk arasında '' yer alıyordu ve bir filmi aynı anda hem yüzeyi hem de derinliği açısından algılıyoruz” (Aumont, Bergala, Marie, Vernet, 1992).

Stephen Heath ekliyor, "Sonuç," ne kesinlikle iki boyutlu ne de kesinlikle üç boyutlu, ancak ikisinin arasında bir yerde "olarak nitelendirilme durumudur. 

Zaman

Sinemada zamanın oluşumu, mekânın yaratılışının etkisi altındadır. Hem sinematik zaman hem de mekan tasarlandı. Bordwell'e göre sinema bir zaman sanatı olduğu kadar mekânın bir sanatıdır.

"Zaman-uzay sıkıştırma temaları" hakkında David Harvey, "tüm sanat biçimleri içinde (sinema) belki de uzay ve zamanın iç içe geçmiş temalarını öğretici yollarla ele almak için en sağlam kapasiteye sahiptir. Görüntülerin seri kullanımı ve uzay ve zaman boyunca ileri geri hareket etme yeteneği, onu, son analizde, derinlemesine olmayan bir ekranda kapalı bir alan içinde yansıtılan bir gösteri olmasına rağmen, normal kısıtlamaların çoğundan kurtarıyor. " (Harvey 1990)


+++++Mekan İnşa Etmede Sinematik Araçlar+++++

Hem sinemada hem de mimaride mekânla bu kadar ilgili olan sinema kavramlarının yanı sıra, mimari mekanın filmsel imgelerini film ortamında inşa etmenin sinema araçları vardır. Bu sinematik araçlar montaj, görüntü, çerçeveleme, kamera tekniklerinin kullanımı, kamera lensleri, aydınlatma ve renk olarak şu şekilde sayılabilir. 

Montaj

Nouvel ve Eisenstein arasındaki ortak nokta, mimarlık kullanıcılarının ve izleyicinin ancak akıllarında gerçekleşen montaj üzerinden anlaması ve deneyimlemesidir. Bu bakış açısıyla, mimari mekanın tasarımı sırasında kullanıcının olası hareketlerinin dikkate alınması ve bir yapıya akış yollarının dahil edilmesi, bir şekilde mimari kompozisyonun başarısını getirecektir. 

Çerçeveleme

Çerçeveleme, fotoğrafçılık ve sinemada verimli bir şekilde kullanılmaktadır. Fotoğrafta amaç iki boyutlu tek bir çerçeve iken, sinemada amaç bir dizi hareketli çerçevedir. Montaj gibi çerçeveleme de film yapımının en önemli aracı olarak kabul edilebilir. Her çerçevenin bileşimi ve içeriği rastgele olmayan kararlardır. Görüntünün alanını belirleyen dikdörtgen yüzey, bir film yapımcısının birlikte çalıştığı ilk malzemelerden biridir. 

Aydınlatma ve Renk

Mimari unsurları kullanmak, mekanı kurmanın tek yolu ve her zaman bir gereklilik değildir. Aydınlatma, hem sinemada hem de mimaride mekanı tanımlamak için rahatlıkla kullanılabilir.

Sinematik Araç (Kamera) ile Mekan Deneyimi

Thomas Elsaesser, "sahneleme, ışıklandırma, çekim ölçekleri ve çekim geçişleriyle bir filmde mekanın inşasından" bahsediyor. (Elsaesser 1990). Ona göre sinemada temsili mekan inşa edilmez, temsil mekânla inşa edilir (Elsaesser 1990). "Sinematik alan tasarlanmış bir alandır." (Sobchack 1987). Filmlerde mekan, kolayca kavranan ve durumu belli olan tutarlı bir gerçeklik olarak üretilir. (Heath 1986).  Mimaride mekan tasarlanırken, sinemada hem mekan hem de mekansal deneyimler tasarlanır. Sinema, yalnızca filmde sunulan temsili mekanların deneyimlenmesine olanak tanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar